Muhalefetin sert tepkisi ve AKP Grubundaki direniş Hükumeti Mayın temizleme yasa tasarısını geri çekmeye zorladı ve bir uzlaşma sağlamak için geri çekildi. Elbette kanun tasarısı tekrar görüşülmeye başlanmadan bir orta yol arayışı sürecektir. Ancak, medyaya yansıyan haberlere göre Hükümetin yap-işlet-devret modeli üzerinde ısrarlı olduğu görülüyor. Böyle bir ısrar tasarıda hiçbir değişiklik yapmamak anlamına gelir. Halbuki yasa tasarısına itirazın temelini bu husus oluşturuyordu... Mayınları temizleme işini üstlenen firma arkasından bu toprakları 44 yıl kullanma hakkı kazanacaktı. Yani yap-işlet devret denen modelin özünü bu oluşturuyordu. Mayınları temizleyecek firma buna karşılık 44 yıl araziyi kullanacak sonra bu arazi Türkiye'ye devredilecek. Medyaya yansıyan bu tür haberlerin doğru olmasına ihtimal vermiyorum, vermek istemiyorum. Eğer doğru ise muhalefetin bu defaki tepkisi çok daha sert olur.

Bu bakımdan mayın temizleme işinin iç kaynaklarla ve mümkün olursa yerli bir kurum ya da firmaya verilmesi, eğer bu mümkün olmazsa bedeli karşılığında bir yabancı firmaya temizletilmesi uygun olur.. Hatta yerli firmaya yap-işlet-devret modeli ile ihale edilebilir. Ancak bu noktada işin içine hile karıştırılabilir... Yerli firma bir yabancı firma ile konsorsiyum oluşturarak bu işi üstlenebilir. O zaman da şimdiye kadar ileri sürülen sakıncaların hiçbiri ortadan kaldırılmamış olacaktır.

Böyle bir sonuç çıkması halinde insanın aklına "Madem böyle olacaktı ne diye bunca tartışıldı ve tasarı geri çekildi?" sorusu geliyor ve bu sorunun cevabını birilerinin vermesi gerekir.

Görünen o ki, Hükümetin terör konusunda atılacak adımlarda muhalefetin desteğine ihtiyacı vardır. Eğer muhalefet destek vermezse iktidar Meclis'teki oyuna güvenerek "Ben istediğim kararı alırım" mantığı ile hareket etmesi onu çıkmaza sokabilir.

Hele bir de terörün sona erdirilmesi için bir affa ihtilaç varsa AKP'nin böyle bir affın çıkartılması sorumluğunu tek başına üstlenmesi hem zordur, üstlense bile ciddi sonuçları olabilir. Kaldı ki mayın temizleme yasa tasarısının görüşülmesi sırasında muhalefet kadar AKP kendi Grubundan da direnişle karşılaşmıştır. Sahip olduğu 338 sandalyeye rağmen bazen yeterli sayıyı bulamamış, görüşmeler zaman zaman tıkanmıştır... Çoğunluk sağladığı oturumlarda ise AKP Grubu 190 civarında milletvekili ile Genel Kurul çalışmalarını takip etmiştir. Bunun anlamı mayın temizleme yasa tasarısına AKP Grubu içinde de 150 civarında milletvekilinin karşı olduğudur. Demek istediğim o ki, mayın temizleme yasa tasarısında böylesine bir direnişle karşılaşan AKP ne adına olursa olsun bir af söz konusu olduğunda bunun çok daha fazlası direnişle karşılaşabilir.

Eğer AKP gerçekten terörün önlenmesi konusunda muhalefetin desteğini istiyorsa mayın temizleme yasa tasarısında muhalefetin istediği çizgiye gelmek durumundadır. Kaldı ki ülkenin menfaatleri de bunu gerektiriyor. Ben bildiğimi yaparım mantığı ile hareket etmesi mümkün değildir. Ederse de kendi başı çok ağrır.

Kısacası önümüzdeki günler siyasette karmaşadan, kavgadan çok sükunete ve uzlaşmaya ihtiyaç var. Böylece siyasete siyaset dışı güçlerin müdahale ve yeniden şekillendirme isteklerinin de önüne geçilebilir. Elbette bunun için siyaset dışı güçlerin Parlamento içinden bazı partilerden destek görmemesi gerekiyor. AKP'nin özellikle mayın temizleme yasa tasarsı konusunda dayatmacı tavrını sürdürmesi kendi grubun dış telkinlere açık hale getirir. Bu da bir takım demokrasi dışı gelişmelerin heveslilerinin işini kolaylaştırabilir. Bu bakımdan şu günlerde özellikle iktidar partisinin çok dikkatli davranması, bir takım odakların işini kolaylaştırmaması gerekiyor. Tüm bunları bir takım hayaller üzerine bina ediyor değilim .Zamanı geldiğinde elbette çok daha açık ve net bir biçimde ifade ederiz. Maksadım kafaları bulandırmak değil, bazı hususlara dikkat çekmektir.