Borç, yiğit ve kamçı!
Başbakan Erdoğan Türk-İş Genel Kurulu'nda eleştirileri cevaplandırırken, "Borç yiğidin kamçısıdır" diyerek Türkiye'nin borç stokunun korkulacak bir yanı olmadığını söylemiş. Borcun miktarından ziyade ülke borcunun milli gelir içindeki payının önemli olduğunu hatırlatmış.
Peki atalarımız "Borç, yiğidin kamçısıdır" derken neyi kastetmiş? Bu sözle korkmadan borçlanmanın yiğitlik göstergesi olduğuna mı dikkat çekilmek istenmiş yoksa, yiğit olan borçtan korkar, bir an evvel borcundan kurtulmanın gayreti içinde olur mu denmek istenmiş?
Bana göre yiğit olan kişi alacaklısının surat asmasına, laf etmesine meydan vermek istemez. Bunun için de eskisinden daha çok çalışır. Borcunu en kısa zamanda azaltarak kurtulmaya çalışır.
Peki ülkemizde durum nedir?
Ülkemizin borç stoku AKPiktidarı boyunca sürekli artış göstermiştir. Yani azalmak bir yana sürekli artmaktadır. Hem de elde satılacak ne varsa satılmasına rağmen. Bir diğer ifade ile yiğit kamçı yemek istemez. Çünkü, kamçı mükafat değil cezadır.
Bu bakımdan "Borç, yiğidin kamçısıdır" sözünü atalarımızın ne maksatla kullandığını unutmamak gerekir. Unutup da ne kadar çok borçlanılırsa o kadar yiğitlik ifadesidir gibi bir yorum sonunda yiğidin alacaklıları karşısında diz çökmesine sebep olabilir.
Kaldı ki bu hususta bir başka söz daha vardır; "Bugün borç alan yarın da emir alır" şeklinde. Bu bakımdan dengeyi kaçırmamak gerekiyor. Elbette gerek şahıs gerek ülkeler borç alabilirler. Ancak, borç almak marifet değildir. Borçluluk da marifet sayılmamalıdır. Eğer borç almak marifetmiş gibi algılanmaya başlanacak olursa bir de bakarsınız borç bataklığında çırpınıyorsunuz. Bir çoklarına göre şu anda Türkiye borç bataklığında yüzmeye çalışmaktadır. Elbette bataklıkta çırpındıkça daha batmak da söz konusudur.
Ülkemiz öylesine bir borç batağına saplanmıştır ki, haftada bir milyar dolar faiz ödemek zorunda olduğumuz ifade ediliyor. Bunun bir başka ifadesi yılda ödediğimiz borç faizi 50 milyar doları geçmiş demektir.
Böyle bir noktada ülke yönetimini ellerinde bulunduranlar eleştiriler karşısında borçlanabiliyor olmayı yiğitlik olarak nitelendirmekten vazgeçerek bu borçtan en kısa zamanda nasıl kurtulabileceğimizi düşünmek durumundadırlar.
Küreselleşen dünyada bir ülkenin borçlanması onun elini kolunu bağlamakta, bağımsızlığını zedelemektedir. Bu gerçeğe dikkat çekenleri korkaklık ve pısırıklıkla suçlayıp yiğitlik taslamak yerine yiğitliğin mevcut borç stokundan bir an evvel kurtulmak için çabalamak anlamına geldiğini unutmamak gerekiyor.
Kaldı ki yiğit olan kişi başkalarının yardımına ihtiyaç duymadan ayakta durmayı bilen kişidir. Bir başka ifade ile kendi kendine yetendir. Onun bunun yardımı ile ayakta durmaya çabalayan bir kişi gerçekte yiğit de olsa, çevrede fazlaca itibarı olmaz.
Güçlü, lider ülke olmanın yolu borç batağından değil, zenginlikten geçer. Hiçbir yorum bu gerçeği değiştirmeye yetmez.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.