Eli öpülesi öğretmenler ve sorunları
Gündeme gelen her konu etrafında günlerce bir takım tartışmalar yapılıyor. Hiçbirinde de ortak bir noktada buluşmak mümkün olmuyor. Özellikle siyasiler arasındaki tartışmalar sadece seçmene selamdan ibaret kalıyor. Seçmene derken seçmenin tümünü hedef alan tartışmalar da yapılmıyor/yapılamıyor. Bir bakıma her parti kendi tabanını okşuyor, kendi tabanına malzeme ulaştırmaya çalışıyor. Bu arada da memleketin çok önemli meseleleri unutulup gidiyor.
Söz gelimi dün Öğretmenler Günü'ydü ve yine gazetelerin hemen hepsinde öğretmenlerin yaşadığı geçim sıkıntısına dikkat çekiliyordu. Söz gelimi ikinci iş yapan öğretmenler gazetelerin ortak konusuydu. Peki geçim sıkıntısı çeken tek meslek grubu öğretmenler mi? Bir diğer ifade ile öğretmenlerin tek sorunu aldıkları ücretin azlığından mı ibaret? Bu memlekette diğer meslek mensupları daha çok mu maaş alıyor?
Bu sorularıma bakıp öğretmenlerin çok maaş aldığını her halde söylemediğim ortadadır. Demek istediğim o ki Öğretmenler Günü'nde tartışılması ve konuşulması gereken konulardan birisi maaşlar olabilir. Bunun yanında daha pek çok mesleki sorun var ve bu sorunlar sadece bugüne has da değil. Bundan kırk yıl önceki öğretmen sorunları ile bugünkü sorunlar arasında bir değişikliğin olmadığını da söylemek isterim.
Sorunun başında yanlış ve sık değişen eğitim politikaları geliyor. Eğitim adeta yaz boz tahtasına çevrilmiş durumda. Özellikle geçmişte öğretmen açığını kapatmak adına doğrudan öğretmenlik eğitimi almamış on binlerce yüksek okul mezunu öğretmen yapıldı. Bu arada lise mezunları fark dersleri vererek öğretmen oldular. Öğretmenliğin kendine has özellikleri olan bir meslek olduğu dikkate alınmadı. Lise seviyesindeki öğretmen okulları adeta tasfiye edildi. İlle de yüksek okul mezunu olacak diye eğitim formasyonu olmayan olsa da yetersiz olan insanlar öğretmenliğe tayin edildi. Öğretmenlerin özellikle kırsal kesimde lojman sorunlarına kalıcı bir çözüm bulunamadı. Bu arada öğretmenlerin meslek içi eğitimleri yasak savma kabilinden yapılır oldu. Hatta çoğu zamanda yapılmadı. Başbakan Erdoğan'ın anne babalarımızdan sonra eli öpüleceklerin öğretmenlerimiz olduğu sözüne katılmamak mümkün mü? Ama uzun yıllar öğretmenlerle toplumun arası açıldı. Öğretmen topluma, toplum öğretmene yan gözle baktı.
Sanıyorum 1972 yılıydı. Öğretmenliğe ilk atandığım köye gittiğimde köyün okulla hiçbir ilginsinin kalmadığını, okula küsmüş olduğunu görmüş ve üzülmüştüm. Kanuni mecburiyetler dışında köyün ne muhtarı ne de halkı okul ile ilgilenmiyor, hatta okul müdürü ve öğretmenlere yabancı gibi davranıyorlardı. Temelindeki sebepler ise köy gençlerinin bayan öğretmenlere yönelik tavırları ve bu tavırlar üzerine ortaya çıkan gerilimdi.
Bugün geriye bakıp kimin haklı olup kimin haksız olduğunu irdelemenin elbette bir anlamı yok. Ancak, o gün için köyün örf ve adetlerinin öğretmenler tarafından dikkate alınmaması, nasıl davranırlarsa davransınlar köylülerin kendilerine saygı göstermesi gerektiği yönündeki düşünceydi.
Demek istediğim o ki, öğretmenleri sefalet hayatı süren insanlar olarak takdim etmek doğru değildir. Bu öğretmenlerin öğrencileri ve toplum üzerindeki saygınlığını zedeler. Ayrıca buna özellikle ülke yönetiminde bulunanlar izin vermemelidir.
Elbette en yüce değerin para sanıldığı bir düzenin oluşturulduğu toplumda her şeyin para ile ölçülmesinin yadırganacak bir yanı yoktur... Ama unutulmaması gereken husus en yüce değerin para olmadığıdır.
Öğretmenler gününde bir sene önce ana sınıfında kendisini okutan 7 yaşındaki bir çocuğun öğretmenine bir demek çiçek alıp götürmesi öğretmeni nasıl mutlu ettiğini unutmamak gerekir. Zaten öğretmenlik öyle para ile yapılacak da bir meslek değildir. Sevgi işidir, aşk işidir. Yıllar sonra karşısına çıkan bir gencin öğretmenim deyip elini öpmesi, yetişmesi için harcadığı emeğe teşekkür etmesi bir öğretmen için en büyük mükafattır. Zaten günümüzde çocuğunun çok para kazanmasını isteyen veliler ile ille de zengin olmak isteyen gençlerin öğretmenliği tercih ettikleri de yok. İstisnaları tenzih ederek bugün "Bari öğretmen olsun ya da bari öğretmen olayım" anlayışı ile öğretmenliğe yönelmiş olanların sayısı az değil.
Bu bakımdan öğretmen yetiştiren okullarımız eskiden olduğu gibi gerçekten öğretmenler yetiştirmek durumundadırlar. Elbette öğretmenlerin gelir seviyelerinin yükseltilmesi de bu ülkeyi yönetenlerin asli görevlerindendir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.