Afrika'da açlık ve yetimlerin hali
Öncelikli olarak tüm okuyucularımın ve İslam Aleminin Ramazan Bayramı'nı tebrik ediyorum. Bu bayram günlerini Allah'ın hayırlara tebdil eylemesini diliyorum.
Hemen belirteyim ki her bayram yaşanan Ramazan Bayramı mı, Şeker Bayramı mı tartışmalarına girecek değilim. Çünkü bu memlekette Ramazan'ı tanıyan ve bilenler bayramın adını tartışmaya hiç ihtiyaç duymadılar. Sadece bir azınlık ısrarla Şeker Bayramı demeye devam ediyor. Bana göre Ramazanla ilgisi olmayanların bayrama da Şeker Bayramı demelerini yadırgamamak gerekir.
Şu bayram gününde herkesin bir işi olduğunu, Bayramı Bayram olarak yaşayanların özellikle bu ilk günü tebrikleşme, dost ve akrabaları ile mezarlıkları ziyaretle geçireceklerini biliyorum. Buna karşılık üç günlük bayram tatilinin 9 güne çıkartılması ile soluğu ya memleketlerinde ya da tatil yörelerinde alanların ise durumu daha değişiktir. Memleketlerine gidenler öyle sanıyorum bayramı daha bir bayram gibi yaşayacaklar. Çünkü, küçük yerleşim birimlerinde bayramlar uzun yıllardan bu yana sürüp gelen adetler çerçevesinde yaşanıyor. İnsanlar ya gruplar halinde ev ziyareti yapıyor ya belli bir merkezde toplanıyorlar. Böylece bayramı bayram olarak değerlendirmiş oluyorlar. Bayramı tatil olarak değerlendirenlere de elbette söyleyecek bir sözümüz yok. Uzun lafın kısası bayram günlerinde, özelliklede ilk gün insanların gazete okumaya fazlaca vakit ayırabileceklerini düşünmüyorum. Bu bakımdan gazetelerin bayram günleri çıkmaması, bunun yerine eskiden olduğu gibi Bayram gazetelerinin çıkmasını hep savundum. Böylece gazetecilerde Bayram yapmış olurlardı. Ne var ki kapitalizm hükmünü bizim alanda da sürdürdü bir takım kimseler üç ya da 4 günlük gelirlerini kaybetmemek uğruna uzun yıllardan beri devam eden Ramazan Bayramı'nda iki Kurban Bayramı'nda üç gün gazete çıkarmama geleneğini bozdular. Son zamanlar eski uygulamaya dönüş yönünde adımlar atıldı ama uygulama bu bayrama yetişmedi. Dileriz bundan sonraki bayramlarda hayata geçer.
Bu bayram gününde üzerinde durmak isteğim diğer bir husus Afrikalı yetimler. Bu konuda iki farklı yaklaşım söz konusu. Afrika'ya gidip gelen bazı sanatçıların ilk defa dillendirdiği ardından medyada da geniş yer bulan Afrikalı yetimlerin evlat edinilmesi teklifi, diğeri ise Afrikalı yetimleri sahiplenip her ay belli bir yardım taahhüdünde bulunarak bu yetimlere kendi memleketlerinde sahip çıkmak, kol kanat germek.
Şahsen o yetimlerin memleketlerinden kopartılıp buralara getirilmesnin uzun ömürlü bir sahip çıkma olacağını pek sanmıyorum. Bir defa evlat edinme yoluyla yetimleri sahipleneceklerin sayısı çok sınırlı kalacaktır. İkincisi ise o çocuklar içinde, evlat edinen aileler içinde ileride ciddi sorunlar ortaya çıkabilecektir.
Yetimler için ülkemizde yuva, yetiştirme yurtları bir çare olarak faaliyettedir. Ancak, en merhametli ve şefkatli insanların bile işin başında bulunduğu kurumlarda dahi yetim yavrular ömürleri boyunca eksiklik duyarlar, öyle yaşarlar. Birde ülkelerinden yakın çevrelerinden kopartılıp getirilecek çocuklar ile evlat edinen aileler arasında uyum sağlamak sanıldığı kadar kolay olmayacaktır.
Bunun için Afrika'daki açlık sebebiyle anne ve babalarını ya da her ikisini de kaybetmiş yavrulara kendi ülkelerinde sahip çıkmak sanıyorum hem uygulama açısından pratiktir, çok sayıda yavruyu sahiplenmek mümkün olacaktır, hem de o yavrular yeni bir bilinmeyene doğru kanat çırpmak zorunda kalmayacaklardır. Hemen belirteyim ki evlat edinme isteğini dillendirenlerin samimiyetinden hiç şüphem yok. Ancak, on binlerce çocuk Afrika'da sahipsizdir ve sahiplenilmeyi bekliyor. Bu bakımdan o yavrulara bulundukları mekanlarda her ay belli bir para göndererek ve doğrudan çocuklara ulaşması sağlanarak yürütülecek kampanya sanıyorum daha yararlı olacaktır. Kaldı ki Afrika'daki sorunun ana sebebi açlık, kıtlık ve yokluktur. Öncelikli olarak buna bir çözüm bulunması gerekiyor. Bunun dışındaki tüm yapılacaklar soruna kısa süreli çözüm olacaktır.
Bu duygularda tekrar tüm okuyucularımın Bayramını tebrik ediyor, sağlık ve mutluluklar diliyorum.
Bayramdan sonra Allah nasip ederse buluşmak dileğiyle hoşça kalın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.