Darbecilere sahip çıkanlarla sivil anayasa olur mu?
28 Şubat sürecini postmodern darbe olarak nitelendirenler ve ona alkış tutanlar bugün o sürecin sorumlularından hesap sorulmasına çeşitli bahanelerle karşı çıkıyor, millete rağmen hayata geçirdikleri bazı uygulamalara son verilmesine karşı çıkıyorlarsa onlarla özgürlükçü, sivil bir anayasa için uzlaşma mümkün olabilir mi? Bırakın yeni, özgürlükçü bir anayasa için uzlaşmayı uzlaşma imkanı varmış gibi sunmak toplumu kandırmak anlamına gelmez mi? Millet 28 Şubat sürecinin dayatmalarına duyduğu öfke ve tepkiyi ilk seçimlerde verdiği oylarla ortaya çıkardığı Parlamento aritmetiği ile göstermiştir. İktidarın o dayatmalardan hiç olmazsa birini kaldırmak için 10 yıl sonra harekete geçmesi karşısında soluğu meydanlarda alan, grup toplantısını meydanda yapmak suretiyle güya bir karşı tepki oluşturmaya çalışan CHP ile uzlaşmanın mümkün olmayacağını söylemeye bile gerek yoktur.
Gazetemizin dünkü manşetinde de dikkat çekildiği gibi CHP'nin halkçılığı sözden öte geçmiyor, geçeceğe de benzemiyor. Bu yapısı ve yaklaşımı ile CHP'nin iktidar olamayacağını o partinin yönetim kadroları ve yandaşları göremiyor olabilirler mi? Bu soruya 'evet' demenin kolay olmadığı ortada. Bunu görmeleri için CHP'yi halkın 1950'den bu yana tek başına iktidar yapmadığını hatırlamak bile yeterlidir. Dikkat edilirse çok partili hayat hep CHP'nin karşısında yer alan partilerde halkın çoğunluğunun toplanması ile geçmiştir. Hatta CHP içinde yıllarca bulunmuş, üst noktalarda yöneticilik yapmış insanların ayrılması ile oluşan partiler bile daha ilk seçimlerde CHP'yi geride bırakmışlardır. Çünkü, millet CHP'nin uygulamalarından rahatsız olmuş, CHP olmasın da hangi parti olursa olsun tavrı sergilemiştir. Kısacası halktan kopuk bir halk partisi söz konusudur. Zaman zaman bu halktan kopukluğu gidermek ya da gidermiş görünmek adına yönetimde ve söylemde bir takım değişiklikler olmuşsa da bu değişikliklerin içten olmadığını halk kısa zamanda görmüştür.
Bu ülkede yaşayıp, bu ülkede siyaset yapanların kesintisiz 8 yıllık zorunlu eğitimin verdiği zararı, yaptığı tahribatı görmemeleri mümkün olabilir mi? İyide görmelerine rağmen niçin milletin çoğunluğunun karşısında yer almakta kendilerini mecbur hissediyorlar? İnsanın aklına çeşitli sorular geliyor. Acaba diyorum CHP kendisini bir yerlere mecbur ve mahkum mu görüyor?
Çünkü, bir ülkede siyaset yapanların milletin çoğunluğunu bilerek karşısına almasının mantıki bir izahı olamaz. Olsa olsa ideolojik sebepleri olabilir. Bu partide söz sahibi olanlar mensup oldukları ideolojiyi ne pahasına olursa olsun toplumda hakim kılmayı kendileri için öncelikli hedef mi belirlemişlerdir? Böyle olunca onlar için toplumun sesine kulak vermek değil, toplumun kendilerini dinmesini sağlamak öncelikli konu olur. Kısacası, bunlar toplumu kendileri gibi düşünmeye, inanmaya, kendileri gibi olmaya zorlamak için vardırlar. Bunu yüzde 25 oy ile yapabilirler mi? Demokratik ortamda yapmaları mümkün değil. Bunun pek çok örneği var. Bu bakımdan darbe dönemlerini kendileri için uygun ortamlar olarak görüyor olacaklar ki dikkat edilirse darbecilerin sivil ayağını genellikle CHP zihniyetine sahip olanlar oluşturmuştur.
Bu gerçek açık bir şekilde ortada dururken iktidar partisi sözcülerinin CHP ile uzlaşarak yeni bir sivil anayasa yapacaklarını açıklamaları, hatta buna inanıyor görünmelerine inanmamız mümkün olabilir mi?
İktidar Partisi'nin getirdiği eğitimdeki yeni düzenlemenin eleştirilecek yanları olabilir. Şahsen bu köşede ben de bazı tereddütlerimi dile getirdim. İleride karşılaşılması ihtimali olan hususlara dikkat çekmeye çalıştım. Yeni düzenlemeyi eleştirmek yerine herne şekilde olursa olsun engellemeyi iş edinmiş bir CHP ile demokratik değişim hususunda yan yana görünmek bile söylenenlerin havada kalmaya mahkum olduğunu göstermez mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.