Cihangir İşbilir

Cihangir İşbilir

Mısır’da statükoya teslim olmak

Mısır’da statükoya teslim olmak

Peşinen söyleyeyim, mesele bu kadar basit değil ve teslim olan da yok...        

Son günlerde hükümet cânibinden birbiri ardınca yapılan “Mısır’la ilişkileri gözden geçirme” açıklamaları ‘şartlar’ından bağımsız okununca “Türkiye statükoya teslim mi oluyor?” sorusunu akla getiriyor. 

Hatta daha ileri giderek “Türkiye Mısır’da çark mı ediyor?” diye muhtelif niyetlerle son durumu yorumlayanlar bile var. 

Konuyu ilk defa gündeme getiren Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın Mısır siyaseti hakkındaki düşüncelerini cumartesi akşamı bir televizyon kanalındaki mülakatında genişçe dinleme fırsatı bulduk. 

Darbe yönetimine karşı net tavrı muhafaza etmekle birlikte, mevcut durumun maliyet hesabının ve etki seviyesinin hesaplandığı anlaşılıyor. Katar’ın bile Mısır’la ilişkileri normalleştirme eğilimine girdiği bu dönemde Türkiye’nin 25 Ocak 2011’den beri devam ettirdiği ilkesel siyasetinden vazgeçmeden yeni bazı adımlar atması gerektiğini ifade ediyor Sayın Arınç.

Bu ‘yeni adımlar’ın neler olacağını zamanla öğreneceğiz…

R4BİA’DAN VAZGEÇMEK NE DEMEK?  

Türkiye’nin Mısır konusunda pozisyon değişikliğine gitmesi darbecilere yeni bir çıkış yolu göstermek olarak da okunabilir. Ancak eli kanlı darbe yönetiminin göz önündeki onca cürümüne rağmen Türkiye’yi kötü niyetle ve sinsi bir tuzakla veya ‘kerhen’ ve çıkarların hatırına ‘Rabia iddiası’ndan vazgeçirmek bölgedeki meşruiyet arayışı ve bölgesel güç, dünyanın vicdanı, mazlumların hâmisi olma iddialarından da vazgeçirmek anlamına geliyor. 

Mesele İslamofobik medyanın ısrarla yazdığı gibi İhvan meselesi değil. 

Mesele bazı safderunların tanımladığı gibi ‘Erdoğan-Sisi çıkmazı’ da değil. 

Mesele Türkiye’nin boyundan büyük bir konuda, bile-isteye yalnızlığı tercih etmesi hiç değil. 

Asıl mesele Mısırlıların seçimine saygı gösterme, on yıllardır bölge halkının susadığı meşruiyet arayışını destekleme, darbelerle ve vesayet mekanizmalarıyla mücadele meselesi. 

Hâlâ bu konuda başı ağrıyan Türkiye’nin Ankara’da karşı çıktığı bir durumu Kahire’de kabullenmesi tutarlı bir davranış olarak hiç görülmeyecek.

Böyle bir tutumun içte ve dışta maliyetini de hesaplamak çok zor değil... 

ERDOĞAN, MAZLUMLARIN ÜMİDİ

Doğu Akdeniz jeopolitiği dikkate alındığında Türkiye-Mısır rekabeti yerine ittifakının ne kadar büyük bir sinerji meydana getireceği izahtan vâreste. 

Keza, Türkiye’nin Afrika açılım politikası düşünüldüğünde Mısır’ın ne kadar stratejik bir ‘kapı’ olduğu gayet açık. 

Filistin sorununa katkı noktasında bile Kahire-Ankara uyumunun ne kadar önemli olduğunu geçmişteki bazı örneklerde gördük. 

Bunlar malum olduğu için zaten Erdoğan-Mursi ittifakına darbe yapıldı. 

Kısa vadede bu faktörleri/çıkarları imhâl ederek (öteleyerek) uzun vadeli menfaatleri tercih etti Türkiye ve meşruiyetten yana ve halkların yanında pozisyon aldı. 

Bu pozisyon alışla Erdoğan ve Türkiye mazlumların ümidi oldu. 

Bu ümidi söndürmenin maliyeti inanın hesaplanamayacak kadar büyük!

Gün statükoya teslim olma değil, direnme günü…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Cihangir İşbilir Arşivi