Avrupa 2015’te dağılacak mı?
Bu sorunun cevabını 2015 yılı boyunca Yunanistan, Finlandiya, İspanya, Polonya, Danimarka, İngiltere, Finlandiya ve Estonya’da sandık başına gidecek Avrupalı seçmen verecek. Avrupa’nın tarihî bir kavşakta olduğu, tüm kıtada ‘hayal kırıklığı’ dolu, içten içe yanan ve debisi gittikçe artan bir dip-dalganın bulunduğu, avro bölgesindeki huzursuzluğun gün geçtikçe arttığı ve 20. yüzyıl modeli merkez-sağ veya merkez-sol partilerin miadını her geçen gün daha da doldurduğu gerçekleri de bu seneki seçimlerin belirleyici unsurları olacak. Popülizm ile realist siyaset arasına sıkışan siyasi partilerin ve liderlerin Avrupa’da son zamanlarda tırmanışa geçen yabancı düşmanlığı ve İslamofobi konusunda nasıl bir tavır alacakları ise merak konusu. 20. Yüzyılın entegrasyon ve birlik projesi olan Avrupa Birliği (AB) için 2015 oldukça hassas imtihanların verileceği ve ciddi siyasi ve toplumsal krizlerin yaşanacağı bir sene olacak. AB’nin ve üye ülkelerin Türkiye’ye yaklaşımı ise bu imtihan ve krizlerin şiddetini değiştirebilecek ağırlıkta bir faktör…
TÜRKİYE VE AB: KARŞILIKLI BAĞIMLILIK
AB’nin kamuoyu araştırmalarından sorumlu birimi Eurobarometer’e gore Türkiye’de AB üyeliğine destek günden güne eriyor (% 28) ve AB üyeliğinin fayda sağlamayacağına inananların oranı ise gittikçe artıyor (% 54).
Buna rağmen AB, hâlâ Türkiye’nin en önemli ticari ortağı. 150 milyar dolarlık ihracatının % 50’ye yakınını Avrupa ülkelerine gerçekleştiren Türkiye’ye gelen uluslararası sermayenin % 68’i de AB’den...
Türkiye ve AB’nin bir diğer ortaklığı ise enerji sahasında... Azerbaycan doğalgazını Avrupa’ya taşıyacak Trans-Anadolu Doğalgaz Projesi (TANAP)’ın % 80’lik kısmını 6 Türk firması, % 20’lik kısmını ise 1 Alman firması inşa edecek ve Trans-Adriyatik Boru Hattı (TAP) ile Avrupa kısmı tamamlanacak olan proje, 2026’da 31 milyar metreküplük bir kapasiteye ulaşacak. Putin’in son ziyaretinde Güney Akım Projesi’ni durdurduğunu açıklaması ise Türkiye’nin Avrupa için önemini daha da artırmış durumda.
Bütün bu karşılıklı bağımlılık unsurlarına rağmen, Avrupa ülkelerinin ve AB’nin Türkiye’ye yönelik politikaları Türkiye’nin stratejik önemi ile uyumlu değil. On yıllardır ‘jeopolitik dışlanma’ya maruz kalan ve üyeliği sözkonusu olduğunda daima ipe un serilen Türkiye’nin içişlerine karışmaya alışkın bazı Avrupa ülkelerinin Gülen Hareketi ile ilgili soruşturma ve davalarda bir kez daha benzer açıklamalar yapması, geçtiğimiz yıl içerisinde kimi Avrupa ülke istihbaratlarının Türkiye’de dinleme faaliyetlerinde bulunması, bazı ülkelerin AB üyelik fasıllarının açılmasında ayak sürümeleri, Avrupa basınındaki Türkiye’deki hükümeti yıpratmaya yönelik kasıtlı yayınlar, IŞİD’le mücadele ve Türkiye’nin Suriye politikası üzerinden yapılan menfî açıklamalar Türkiye-AB ilişkilerini ve Türkiye ile bazı Avrupa ülkesi münasebetlerini zedeleyen unsurlar oldu. Son olarak gittikçe artan yabancı düşmanlığı ve İslamofobi’ye önlem almayan Avrupa ülkelerinin her fırsatta Türkiye’yi insan hakları ve özgürlükler konusunda mesnetsiz eleştirmesi Türkiye’deki Avrupa’ya yönelik bakış açısını olumsuz anlamda etkilemeye devam ediyor...
AVRUPA’DAN OSMANLI, OSMANLI’DAN AVRUPA DOĞDU
Geçen yüzyılın başında (1908) Bediüzzaman’ın “Avrupa Osmanlı’ya hamiledir, gün gelecek onu doğuracak; Osmanlı da Avrupa’ya hamiledir, gün gelecek onu doğuracak” tespiti çoktan gerçekleşti.
Geldiğimiz noktada bu durumun yeniden değişmeye başladığını söyleyebiliriz. Avrupa’nın birleşerek meydana getirdiği ‘şeklî ama ruhsuz’ Osmanlı, dağılmanın eşiğinde. Osmanlı’nın doğurduğu Avrupa devleti ise kimliğini yeniden keşfedip yeni ittifaklarla yeni bir Osmanlı’ya inkılap etmenin ve büyük bir Afro-Avrasya gücü olmanın sancılarını yaşıyor.
2015, Avrupa için ve AB-Türkiye ilişkileri açısından zorlu ama heyecanlı bir yıl olacak...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.