Mücadele, direniş, isyan
Bu kelimeler, dün, şehâdetinin 50. yıldönümü olan Malcolm X’in (Mâlik El-Şahbaz) Müslüman atalarının hayat felsefesini şifreleyen ifadeler. 21 Şubat 1965’te, 40 yaşındayken şehit edilen cengâver dâvâ adamı Mâlik El-Şahbaz, aynen Muhammed Ali gibi geçen yüzyılın en etkili simalarından ve sembol mücadele adamlarından birisi olarak İslam Dünyası’na, mazlumlara ve tabii ki Müslüman ‘Bilâlî’ Amerikalılara daima ilham verdi. Derin bir suikastla şehit edilen Malcom X’ten bu yana Amerika’da Müslüman kökenli bir siyahın başkan olmasından başka çok da büyük değişiklik olmadı. 11 Eylül sonrası geçirilen cinnet ve siyahlara ve Müslümanlara karşı arada bir uç veren ırkçı bakış açısı hâlâ diri ABD’de. Beyaz adam şimdi de siyah başkanın kumandasında Müslüman âlemindeki kaos ve katliamlarına devam ediyor. Malcolm X’in atalarının başlıktaki ifadeleri şimdilerde daha çok İslam Dünyası’nda yankılanıyor…
Malcolm X’in hayatının yeni nesillerce bilinmesinde 1992’de Spike Lee tarafından yönetilen ve Danzel Washington’un başrolünde oynadığı biyografik dramanın çok etkisi var. Biz bu filmi izlerken, Afrika diasporası tarihçisi olan Amerikalı Sylviane A. Diouf da Amerika’daki köle Müslümanların tarihini yazıyordu. 1998’de yazdığı ve Türkçe’ye 2003’te “Amerika’da Köle Müslümanlar” (Gelenek Yayınları) diye çevrilen kitabı (Servants of Allah: African Muslims Enslaved in the Americas) bugünün Müslüman Amerikalılarını, Malcolm X’in davasını hatta Obama’nın ruh hâlini anlamak için okunması gereken temel eserlerden.
Prof. Dr. İbrahim Abdurrahman Faraje’nin 2004’te kaleme aldığı “Amerika Birleşik Devletleri’nde İslam’ın Tarihi” başlıklı makalesini de dokuz yıl sonra 2013’te Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi’nden Celal Emanet çevirmişti. Bu kıymetli makale de Diouf’un kitabını tamamlar şekilde Amerikalı Müslümanlar ve özellikle Malcolm X’in ataları hakkında önemli bilgiler içeriyor. Her iki yazar da Amerika’ya zorla getirilen yahut hicret eden Müslümanların isimlerinin değişmesinden hareketle izlerinin sürülmesinin zorluğundan bahsediyor. İbrahim Kalın’ın yazdığı “Hacı Ali’den Hi Jolly’ye” hikâyesi gibi (Sabah, 24 Aralık 2014) binlerce hikâye var Amerikalı Müslümanların tarihinde. Ama bunlar içinde en dramatik olanları Afrika’dan zorla getirilen ve Avrupa ve Amerika’da satılan Müslümanların hikâyeleri...
Job ben Solomon (Eyüp Süleyman), Mamadu (Muhammed), Yaya (Yahya), Gibril (Cebrail), Mariama (Meryem), Adamu (Adem) gibi isimler alan Afrika kökenli Amerikalı ilk Müslüman köleler arasında âlimler, hocalar, entelektüeller de vardı. Afrika’daki köklü İslam medeniyetinin rûhunu Amerika’ya taşıyan bu Müslümanlar, Afrika’da köleliliğe karşı verdikleri savaşın bedelini Amerika’da köle olarak ödediler. Ama dinlerini ve kimliklerini muhafaza etmek için hayatları boyunca olağanüstü bir mücadele verdiler.
Bugünün Afrika’sını anlamak ve çatışmaların kökenine inmek için ‘köle ticaret yolu’na mutlaka mercek tutulmalı. 18. yüzyılda “Ülkenin içlerinde savaş sözkonusu değildir ve savaşlar köleler istenmediği vakit gerçekleşmez.” diyen bir Sierre Leoneli köle tâciri ile bugünün savaş baronları arasında çok da fark yok çünkü.
Malcolm X’in hayatında ve mücadelesinde billurlaşan ve şehadetle taçlanan bu hikâyeyi yeni nesillerin derinlemesine araştırmasında ve bilmesinde çok faydalar var.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.