Devlet Katil, PKK Masum
Bir ülkenin aydını ülkesine, milletine karşı sorumluluk hisseder, konuşurken yazarken amacı parçalamak bölmek, itibarsızlaştırmak değil, düzeltmek, onarmak, güzelleştirmek olmalıdır. Toplumda karşılık bulan, benimsenen de bu tip aydın karakteridir.
Bizde öyle mi, önceki gün Bugün TV’de Hayko Bağdat’ı seyrederken tüylerim diken diken oldu. Devleti, eski başbakanımız Çiller’i katil ilan etti. Bunları söylerken o kadar asabileşti ki, sözlerinin arkasındaki duygusal boyutu, taraftar pozisyonunu hemen görebiliyordunuz.
Onu seyrederken liberal, demokrat, objektif aydın kavramlarının içinin ne kadar boş olduğunu bir defa daha gördüm. Bu ülkede herkes taraf, ya ülkenin birliğinden ya da parçalanmasından yana. Ötesi tamamen taraftarlığı gizlemek için kullanılan kılıflar.
Devlet yargısız infaz yaptı, öldürdü katletti diyor. Evet, Güneydoğu’da geçmişte bu tip iç kanatıcı hepimizin yanlış bulduğu olaylar olmuştur. Bunları kim kime karşı yaparsa yapsın yanlıştır. Devlet hukukla bağlıdır ve her işlemini ona göre yapmalıdır. Ama bunu eleştirirken olayı olduğundan daha feci gösterir şekilde rakamlarla oynar ve yanlışı tek taraflı bir eylem olarak gösterirseniz kimse sizin iyi niyetinize, objektifliğinize inanmaz.
Öyle bir hava oluşturuluyor ki, PKK sanki devletin yaptığı yanlışların hataların, bazı devlet görevlilerinin tamamen kendi yapılarından kaynaklanan kusurlarının masum bir sonucuymuş gibi gösteriliyor.
Devleti takbih eden, binlerce insanımızı katleden kadın, çocuk, bebek öldüren kendi militanlarının binlercesini işkenceden geçirerek yok eden PKK’yı hiç ağzına almıyor.
Çiller’e saldıranlar Apo için tek bir eleştirici kelam etmiyor. Buna iyi niyet, objektif değerlendirme diyebilir misiniz? Çiller’in avukatı değilim ama sormak istiyorum, Çiller’in katil olduğuna dair bir mahkeme kararı yahut soruşturma mı var? İnsanları yargılayacak, hüküm verecek merciler bellidir. Bu kavramları bu kadar rahat tüketmek aydın tavrı değil militan tavrıdır.
Çiller niye katil? Çünkü PKK ile mücadele etti, taviz vermedi, ülkeyi kimseye peşkeş çekmedi, heveslerini kursaklarında bıraktı. PKK’ ya geçit verseydi Hayko gibiler tarafından kahraman ilan edilirdi.
PKK anlatıldığı gibi Güneydoğu’da devletten kaynaklanan kimi yanlışların sonucu ortaya çıkmış değildir. Yargısız infaz dediğiniz 80’li yılların ortasından sonra gündeme gelmiştir. Oysa PKK 1975 yılından itibaren Apocular adı altında cinayet işlemeye başlamış, 1978 yılında da bu ismi almıştır. 12 Eylül darbesine gelinceye kadar PKK’nın bölgede öldürdüğü insan sayısı yüzlerin çok üzerindedir. Bununla ilgili piyasa da sayısız kaynak bulabilmek mümkündür. Yani Türkçesi yargısız infazlar yokken PKK vardı. Bunu görmezden gelerek PKK’yı sanki kimi yanlış uygulamaların sonucu gibi görmek onu aklamak, bölgede halkla bütünleştirme gayretidir.
Bu propagandaları PKK’da yapmakta kendini bu yanlış uygulamaların bir sonucu olarak göstermeye çalışmaktadır. Hayko’nun yaptığı da bu propaganda ve stratejiye paraleldir. Devlete, onun eski bir başbakanına katil diyecek ama Apo’ya, PKK’ya asla bunu diyemeyeceksiniz. Bunun adı HDP’nin PKK’nin avukatlığıdır.
Bir diğer husus da şudur, iki de bir iktidara güvenmiyorum, şuna güvenmiyorum buna güvenmiyorum deniliyor. PKK güvenilir sözünün eri bir örgüt ama Türk Devleti ve onu yönetenler yalancı, sözünde durmayan, aldatıcı, güven telkin etmeyen kişiler. Böyle bir tasnif, böyle bir değerlendirme olabilir mi?
PKK her tavizi verdi iktidar görevini yapmadı, Hayko Bağdat güvenmiyormuş. Güvenseniz nolur güvenmeseniz ne olur.
Barış kardeşlik ve gerçekten demokrasi isteyenlerin tavrı bu olamaz. Çözüm sürecinden beri birçok adım atıldı yayıncılık alanında, Kürtçe propaganda yapma alanında okullarda seçmeli ders olması alanında ve daha birçok alanda iyileştirmeler düzenlemeler yapıldı.
Suyu yokuşa süren PKK gibi hiçbir şey yapılmadı demek bu ülkeyi ortadan ikiye bölünceye kadar ben tatmin olmam demektir. Gerçek bir aydın PKK’yı telin eder, bu ülkede bu kadar iyileştirme yapılmışken silah bırakmamış olmalarını tenkit eder.
Siz ne yapıyorsunuz devlet iyileştirmeler yaptıkça devlete ve onu yönetenlere yükleniyorsunuz. Programda İspanya, Almanya ve İtalya ile ilgili anlatılanların çoğu gerçek dışıydı. Neredeyse dünya federatif bir yapıya geçti, hadi biz de geçelim denildi. O kadar da değil, İspanyollar çoğul bir İspanya hayal etmiştik, parçalanmış bir İspanya’ya geldik diyorlar.
Bize çok matah bir şeymiş gibi anlatılan İspanya örneği parçalanmadır bugün o özerkliği verenler memnun değildir, alanlar da tatmin olmuş değildir. Ne diyeyim bu tip programlar bugün TV’ye çok yakışıyor, bunları görünce artık bizim bir şey söylememize gerek kalmıyor. Herkes her şeyi görüyor çünkü.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.