Militan Yetiştirme Çiftlikleri..
1984’te ASALA isimli ermeni terör örgütü bir nevi iş bıraktı, yerine PKK isimli ve Kürt Kavmiyetçiliği yapan bir terör örgütü zuhur ediverdi... 30 küsur sene de bunlar iş (!) yürüttü. Sonra «Çözüm Süreci» falan derken onlar da işten el çektiler...
Lâkin terör bitmedi... Böyle gidersek bitmeyecek de... 31 Mart günü tüm ülkenin hem elektriği hem umutları kesiliverdi. Tam bir muamma idi vaziyet. Her kafadan bir ses çıkıyor ancak kimse net olarak şu sebeple bu hadise oldu diyemiyordu... Ülke felç olmuştu.. O gün öğle saatlerinde bir haber geldi.
DHKP/C (Devrimci Halkın Kurtuluşu Partisi Cephesi) isimli terör örgütüne bağlı militanlar Çağlayan Adliyesi’nde bir savcımızı rehin almıştı. 8 saat kadar devleti oyaladıktan sonra şehid ettiler savcı Mehmet Selim Kiraz’ı. (Allah gani rahmet eylesin hakiki bir şehid, kanlı elbiseleriyle, gasl edilmeden defn edilmeliydi.)
Ertesi gün aynı terör örgütü yeni bir eylemle yine sahne aldı.. Bu kez İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne; biri kadın iki terörist gelerek bombalar ve kaleşinkoflarla doğrudan bir intihar saldırısı gerçekleştirdi..
Bahar’da büyük bir kalkışma, devlet adamlarına suikast, türlü hainlikler bekleniyordu. Fakat kimin ve ne zaman ne yapacağı tam olarak kestirilemiyordu. Şimdi «Kim?» kısmı belli oldu. Artık PKK out (dışarı), DHKP/C in (içeri) bir durum vardı. Anlaşılan PKK yerine bundan böyle komünist terör örgütü DHKP/ C sahne alacaktı... Süflörlük edenler, tiyatroyu finanse edenler... Onlarda pek büyük değişiklik yoktu...
* * *
DHKP/C militanlarının cenazeleri Gazi Mahallesindeki bir cemevine götürülmek istenmiş.. Cenaze istismarı ile kitleyi tahrik, Âlevî-Sünnî çatışması.. Toplu kalkışmalar ve akabinde iç savaş provaları...Elbette devlet buna izin veremezdi. Vermedi de.
Gazi Mahallesi’nde DHKP/C liderliğinde polisle çatışma başlatıldı... Milleti toptan ayağa kaldıracak bir cenaze şov yapamadıysan, militanlarınla küçük de olsa mahallî bir eylem olsun yapacaksın. Sürekli yapacaksın, istim üzerinde kalacaksın... Bazıları hálâ anlayamadı ama bu terör denen lâ’net şeyin «dümdük» mantığı budur...
PKK’nın şehir eşkiyalarına KCK diyorlardı... DHKP/C’nin dağ kadrosu olmadığı için yekvücut hepsi DHKP/C. PKK ile tek farkları bu olsa gerek. Siyasi olarak PKK’nın HDP’si, bunların CHP’si var.. Baksanıza CHP ve takımın diğer (kuyruk) ulusalcıları DHKP/C’ye ne kadar da yakın. DHKP/CHP desen yeridir. DHKP/ADD bak bu da güzel uydu.. Haberleri izleyenlere fazla laf anlatmaya hacet yok. Solak sanatçı (!) takımdan tüm sol sosyeteye, hepsi bir birinden abuk laflar etti. Cumhuriyet yazarı ve CNN spikeri teröristi «eylemci» yaptı. Hattâ bir paralel tv sipikeri bunlara destek verdi.
ASALA bir ermeni örgütü idi. Hattâ yarı resmi Ermenistan örgütü bile denilebilir. PKK gizli bir ermeni örgütü olarak 1984’de onun yerini aldı. Başında Artin isimli bir ermeni Abdullah Öcalan vardı... Öc alıyordu, kimin neyin öcünü diye soran yoktu...
Gelelim DHKP/C denilen örgüte. Bunlar da PKK’nın yerine ikame edildi dedik. Başındaki bizzat değilse bile, ipleri tutan, yine ermeni yahut siyonist yahudilerdir.
Ermeniler asırlarca ekmeğimizi yiyip 1915’de ihanet ettiler.. Ruslarla bir olup bizi arkadan vurdular. Millet-i sâdıka (bağlı, vefalı millet) iken millet-i sabıka (hainlikle sabıkalanmış mel’unlar) oldular. Hálâ içimizde milletimizle iyi geçinen ve güzel ahlâk sahibi nice ermeni vatandaşımız var. Onları tenzih ederim. Biz bir vakıadan bahsettik.
Dikkat edin, Âlevîler tahrik ediliyor.. Âlevî vatandaşlarımız homojen (katışıksız) bir kitle değil. Beni yanlış anlamasınlar. Aralarında Ali’siz Âlevîlerden tutun da kripto Âlevîlere kadar nice hain var. Kripto Âlevîleri araştırın asıl kimlikleri ermeni çıkıyor. Ermeni tehcirinde kendilerini gizleyip Âlevî kimliği almışlar.
Şimdi bir daha bakalım... ASALA – PKK – DHKP/C... Hep ermeni örgütleri, Artin’ler Martinler (kripto Âlevîler, Sabetaycılar, kripto yahudiler, pakraduniler v.s). 1’inci Gezi’den 2’inci Gezi eylemine... Haziran Hareketi ve daha nice hain örgütlenmeler...
Türkiye giderek abuklaşıyor.. Açık ve devasa bir tımarhane haline gelmek üzereyiz. 31 Mart karanlığı iç savaş komutu gibi.. Bu bahar çok kanlı geçebilir. Devlet adamlarından sıradan vatandaşlara kadar herkes tehdit ve tehlike altında...
Hergün onlarca terörist kodese tıkılıyor. Lâkin bir türlü sonları gelmiyor. Herkesi tutuklayamayacağımıza göre, artık sivrisinek avından vazgeçip bataklığı kurutmayı düşünsek diyorum... Meselâ, Türkiye düşmanları bütün milleti militan yapmadan, militan yetiştirma çiftliklerini kapatalım. Militan Yetiştirme Çiftlikleri de ne mi?
Bir ülkede polis ve asker sayısı, aynı nüfustaki medenî ülkelerdekinin çok üzerinde olduğu halde bu kadar militan zuhur ediyorsa o ülkede bir bozuk düzen ve bir de militan, terörist yetiştirme çiftlikleri olmalıdır. Meselâ millî, dinî değerlerimizin girmediği Lise’ler, Üniversiteler de bir nevi MYÇ değil midir? Aynen öyledir...
* * *
Yeni nesillerin millî değerlerimize yapışmasını sağlayın. İslâm düşmanlarına inat (onlar nasıl “inadına mini etek” diyorlarsa) gençlerin dindar ve ahlâklı olarak yetişmesi için olağanüstü bir seferberlik ilân edin. MYÇ haline getiremesinler okulları.
Televizyonları daha sıkı denetleyin. Açıkça söyleyin... «İslâm aleyhine, müslümanları tahrik üzerine yayın yapanlar bir uyarıdan sonra kapatılacak» diyin. Korkmayın radikal tedbirler alın. Hem Allah hem millet yanınızda olacaktır. Kimse çocuklarının terörist olmasını istemez. Bütün hain odaklar birer MYÇ’dir, kapatılmalıdır.
Ey ricâl-i devlet, Allah aşkına artık kendinize gelin. Dört sene daha iktidarda olmak. Dört sene daha milletvekilliği, bakanlık, başkanlık... geçin bunları.. Gerçek devlet adamları iseniz yüzyıllar sonrasını düşünün. Stratejik adımlar atın. Değerlerinizi koruyun. Ezan, Kur’ân, vatan, millet ve bayrak için canınızı adayın. Büyük türk şairi Akif, «Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol» demişti.. Bizden de bu kadar... Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.. Cumanız mübarek olsun.