Bangladeş’te infaz, Mısır’da idam…
Cumartesi günü art arda birbirinden kötü iki haber aldık… İlki Mısır’dan geldi: “Mısır’da mahkeme, aralarında Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) lideri Muhammed Bedii’nin ve teşkilatın üst düzey yöneticilerinin bulunduğu 14 kişiyi idama mahkûm etti, 33 kişiye ise müebbet hapis cezası verdi.”
İkinci haber Bangladeş’ten geldi: “Bangladeş‘te, Cemaat-i İslami Partisi Genel Sekreter Yardımcısı Muhammed Kamaruzzaman, ülkenin 1971’deki bağımsızlık savaşı sırasında savaş suçu işlediği gerekçesiyle idam edildi.”
Bangladeş’teki infazla Mısır’daki idamın ortak özelliği ikisinin de ‘siyasi’ olması. Bangladeş’teki Hasina liderliğindeki Avami Partisi iktidarı, muhalefeti sindirmek için idam, kitlesel cinayet, keyfi tutuklama, işkence ve yargısız infazları kullanıyor. Muhalefetin boykot ettiği, çok düşük katılımla gerçekleşen 2014’teki seçimlerle iktidara gelen Hasina’ya toplumsal tepkiler her geçen gün artıyor. Arkasında başta Hindistan’dan olmak üzere uluslararası bir destek bulan Hasina hükümeti, kurduğu uyduruk savaş suçları mahkemesi ile sadece Bangladeş’te değil, tüm bölgede etkin olan Cemaat-i İslami’yi sindirmek için 1971 savaşında yaşanan katliam ve cinayetleri kullanıyor. Âdeta ülkede terör estiriyor, hukuku paçavraya çeviriyor...
KÜRESEL KAMPANYA ŞART
Geçtiğimiz yıl da Cemaat-i İslami’nin önde gelenlerinden Abdulkadir Molla’yı idam eden Bangladeş, uluslararası tepkilere kulak tıkıyor. Cumartesi günkü infaz öncesi cılız da olsa Birleşmiş Milletler (BM) başta olmak üzere çeşitli çevrelerden baskılar geldi ancak bu infazı durdurmaya yetmedi. 2013’ten beri idam cezaları verilmeye başlanan Bangladeş’e Türkiye’den de çeşitli heyetler gitti ve bu idamlardan vazgeçirmek için Hasina hükümeti ile en üst düzeyde temaslar kuruldu. Ancak bu temaslar küresel bir kampanyaya dönüşmediği için duyulmadı bile. Uluslararası kamuoyunun, özellikle İslam ülkelerinin tavrı bu şekilde devam ettiği müddetçe başka idamlara da şahit olacağız ve sadece üzülmekle ve kınamakla yetineceğiz maalesef!
SİSİ, İDAMLARLA YAŞAMAK İSTİYOR!
Mısır’daki durum da en az Bangladeş’teki kadar trajik… Ülkeyi yaptığı darbe ile kaosa sürükleyen Abdülfettah El-Sisi, infaz salonları gibi kullandığı mahkemelerde, cellatlara dönüştürdüğü hâkimler eliyle darbe karşıtlarına ve ‘terör örgütü’ ilan ettiği İhvan mensuplarına ‘ülkeyi kaosa sürüklemek’ suçuyla idam cezaları verdiriyor. Darbe rejiminin geri adım atmak veya yumuşamak bir yana, kendisine açılan uluslararası krediden aldığı güç ve elde ettiği ‘meşruiyet’ ile darbe karşıtlarını, özellikle İhvan’ı tamamen bitirmek için idam cezalarını artıracağını ve sokaklardaki kontrolünü sağlamak için, Bangladeş gibi, infazlara başlayacağını söyleyebiliriz. Siyasi idamların geçici olarak ülkedeki korkuyu şiddetlendirdiği ve darbe karşıtlarını sindirdiği görülse de büyük bir öfke birikmesine sebep olduğu da açık.
İKİ ÜLKE YÖNETİMLERİNDE ‘CİNNET’ HÂLİ VAR
Bangladeş’teki infaz ve Mısır’daki idam kararları iki ülkede mevcut yönetimlere karşı nefreti ve öfkeyi artırdığı gibi sosyal bölünmeleri de şiddetlendiriyor.
İhvanu’l-Müslimîn (1928, Hasan El-Benna) ve Cemaat-i İslami (1941, Mevdudi), 20. Yüzyılın ilk yarısında siyasi destek mekanizmalarını kaybeden Müslüman toplumların halkı ıslah etmek ve meydan okumalara cevap vermek için kurduğu teşkilatlardı. Küresel medyanın ve darbeci ve seküler iktidarların demonize ettiği, ötekileştirdiği bu teşkilatlara karşı geliştirilen imha planlarına yeterli küresel tepki gelmezse bu sadece iki teşkilatın değil, milyonların tehdit algılamasına ve Mısır ve Bangladeş’te derin toplumsal yaraların açılmasına sebep olacaktır…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.