Bilim İnsanları Ne Zaman Konuşacak?
Zamanında yapılmayan bir iş zamanı geçtikten sonra yapılsa da yapılmamış sayılır. Ermeni tehcirinin 100. Yılında başta AB olmak üzere Avusturya gibi bazı ülkeler bunun soykırım olduğu yönünde karar aldılar. Geçtiğimiz haftayı soykırımdır değildir tartışmaları içinde geçirdik. Geçen hafta yazmıştım ama soykırım yalanına yeni ülkelerin katılması bu konuyu bir defa daha ele almayı zorunluluk haline getirdi.
Diplomasi kendi kendimize konuşmakla olmuyor. Planlı,programlı belgeye dayanan bir çalışma yapılmadığı takdirde soykırımı tanıyan ülkelere yenilerinin de katılacağından şüphe olmamalı. Her Nisan ayında Türk toplumuna konuşarak kimse görevini yapmış olmaz. Aslolan bu meselenin uluslararası topluma anlatılmasıdır. Ermeni diasporasının kıt imkanlarla yürüttüğü kampanyayı 80 milyonluk Türkiye Cumhuriyeti devleti yürütemiyorsa orada bir sakatlık var demektir.
Ermenilerin Doğu’da yaptığı katliamlarla ilgili kaç filim yaptık. Kaç tane kitap yazıldı? Türkçe yazılan kitapları kastetmiyorum, batı dillerine çevrilen doğru dürüst tezlerimizi savunan eser yok. Şikayetle, hamasetle dış politika yapmanın devri geçmiştir. Son olayları bir uyarı sinyali olarak görüp çok ciddi bir enformasyon çalışmasının yapılması gerekmektedir.
AB’ye avıusturya’ya Rusya’ya kızmadan önce kendi kendimize kızmalıyız. Buırakın dışarıyı daha kendi vatandaşlarımızın bir kısmını bile ikna edememişiz. Sağda solda soykırım var demeyi medenileşmek olarak görenler var. Ermenileri kestik, biçtik diyince statü değiştireceklerini, sınıf atlayacaklarını düşünenler var. Hangi milletin çocukları ecdadına küfretmeyi, hakaret etmeyi medenileşmek, batılılaşmak olarak görür. Kendimize anlatamadığımız bir şeyi başkalarına nasıl anlatacağız?
Bir de düşünce ve fikir özgürlüğünden dem vuruluyor. İnsanın kendi kendisine hakaret etmesini özgürlük olarak görmesi ne acı? Oysa özgürlüğün kıblesi gibi görülen ülkelerin çoğu soykırımı kabul etmemeyi müeyyideye bağlamış ülkeler. Böyle düşünmezsen seni içeri tıkarım anlayışının neresi özgürlük? Bir konuda farklı düşünmenize izin verilmiyorsa orada özgürlük de yoktur. Kendi kendimizi paralamayı özgürlük sanıyoruz. Batı’nın burnumuza geçirdiği zincirlerden bir türlü kurtulamıyoruz.
HDP’nin derdini anlamak mümkün. Bu ülkeyi ne kadar itibarsızlaştırırlarsa o kadar işlerinin kolay olacağını sanıyorlar. Hala yemlendiği toprağa ihanet eden bu partinin Türkiyelileşeceğine inananlar var. HDP diyaneti kapatacak, soykırımı kabul edecek, terörü hiç lanetlemeyecek, Kandilden,İmralıdan emir almaya devam edecek ama Türkiyelileşecek. Böyle Türkiyelileşme olabilir mi? Bazıları AK partiye hınçları yüzünden HDP’nin kafasının arkasındakileri görmeyecek kadar kendini körleştirmiş. Her parti eleştirilebilir ama asla ülkeyi bölmek için yola çıkmış bir partiye feda edilemez.
Başbakan’ da Cumhurbaşkanı da Batı’nın bir baskı aracı olarak kullandığı soykırım iddialarına gereken cevabı vermiştir. Ama asıl cevabı bilim adamlarının vermesi gerekir. Türkiye 2 milyonluk Ermenistan’ın patırtısı karşısında acze düşmemelidir. Başında, Hocalı katliamının kanı bulunan birinin bulunduğu bir ülkenin Türkiye’yi jenositle suçlamasına fırsat verilmemelidir. Bu işin esas sorumluluğu bilim insanlarına düşmektedir. Her sorunun cevabını siyasetçilerden beklemek aymazlıktır. Bugün konuşmayacak, yazmayacaksabilim insanlarımız ne zaman konuşup yazacak?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.