Cihangir İşbilir

Cihangir İşbilir

Ayasofya’yı Kim Açarsa İkinci Fâtih Olur

Ayasofya’yı Kim Açarsa İkinci Fâtih Olur

Son on üç yılda tarihi ve kültürel mirasımızın ihya edilmesi adına o kadar güzel icraatlar yapıldı ki bunları görmemek için kör, takdir etmemek için insafsız ve nâkadirşinas olmak gerek. Türkiye’de ‘mazbut vakıf’ diye bilinen 52 bin vakıf ve bir o kadar da bu vakıflara bağlı, Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne emanet edilen tarihi eserler var. Son on üç yılda 3 katrilyon lira harcanarak bu eserlerden yaklaşık 4 bini restore edilip hizmete açılmış durumda. Hiç şüphesiz bu eserlerin restore edilmesi kadar, vakfiyelerine uygun hizmetlere tahsisi de önemli. Gördüğüm bazı kötü örnekler dışında çoğunlukla bu fevkalade ecdad mirası eserlerin vakfiyelerine uygun şekilde hizmetlerde kullanılmak üzere resmi veya sivil kurumlara tahsis edildiklerine şahit oluyorum.   

İNŞÂ, İHYÂ VE İMAR...

TİKA’nın gönül coğrafyamızda restore ettiği eserler ise sadece medâr-ı iftiharımız olmuyor, ihyâ edilen ecdad yadigârı her bir eser, âdeta yeniden dirilişimizin ‘can suyu’ oluyor. Balkanlarda, Bilâd-ı Şam’da ve Afrika’da tamir edilen onlarca tarihi eser, lisan-ı halleriyle, bizim nâmımıza “Biz yeniden geldik” diyorlar. 

Hiç şüphesiz bu inşâ, îmar ve ihyâ seferberliğinin içerde ve dışarda Türkiye’nin gerek kültürel hamlelerine ve kimlik inşâsına gerekse dış politikasına önemli ve paha biçilmez katkıları var. 

Aynı şekilde Türkiye’deki azınlıklara âit kilise, havra ve sinagogların da bu dönemde restorasyonlarının hızlanması ve en son Mart ayında Edirne Büyük Sinagogu’nun hizmete açılmasıyla 14 eserin tamirinin tamamlanması Türkiye’nin elini güçlendiren icratlar oldu. 

ÜÇ AYASOFYA 

Aslında cami olan ama başka maksatlar için kullanılan iki Ayasofya Camii’nin bu dönemde ibadete açılması ise şükretmemiz ve tebrik etmemiz gereken iki önemli icraat oldu. Bunlardan ilki 721 sene cami olarak kullanılan İznik’teki Orhan Ayasofya Camii, ikincisi ise Trabzon Ayasofya Camii. Bu iki caminin bugüne kadar müze olarak kullanılması hiçbir makul gerekçesi olmadığı gibi hem gayr-ı hukuki idi hem de vakfiyelerine uygun kullanılmadığı için alnımızda kara birer leke idi; çok şükür düzeltildi. Zaten 6570 sayılı gayrımenkullerin kiralanması hakkındaki kanun ibadethanelerin ibadet maksadı dışında kullanılamayacağını söylüyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü de bu  camileri cami olarak açarak tarihi bir hizmet îfâ etmiştir. Özellikle Trabzon’da bir kesimin garazından içimizden bir kesimin de korkaklığından Trabzon Ayasofya Camii’nin açılışını hazmedemediğini kaydedelim.

Gelelim üçüncü yani Büyük Ayasofya Camii’ne…   

24 Kasım 1934 tarihli resmi gazetede bile yayınlanmayan sahte bir bakanlar kurulu kararıyla (Bu konuda Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu ve tarihçi Mustafa Armağan’ın çalışmalarına bakılabilir) müzeye çevrilen ve vakfiyesine uygun olmayan bir şekilde kullanılan Ayasofya Camii’nin ibadete açılması bu millet ve memleketin alnındaki kara bir lekeyi sileceği gibi istiklal ve istikbali için tarihi bir safhaya geçmesine vesile olacaktır...

FETİH MEVSİMİNDE İKİNCİ FÂTİH

22 Mart Pazar günü Yeni Dünya Vakfı’nın ev sahipliğinde Ankara’da yaptığımız ve benim yönettiğim İslam Dünyası Seminerleri’nin misafir konuşmacısı olan vakıflardan sorumlu Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a konuyu sorduğumda, Sayın Arınç, Kasım 2013’te Ayasofya Külliyesi yanındaki Halı Müzesi’nin açılışında, “Biz şimdi Ayasofya Camii'nin hemen hemen yanındayız. Bence kulaklarınız duymasa bile gönlünüzden geçen bir şeyler olduğuna inanıyorum. Ayasofya, bize birşeyler söylüyor. Acaba Ayasofya bize neler söylüyor.” sözlerini söylediğini ve bu açılıştan bir hafta kadar sonra Amerika’dan bir heyetin kendisini ziyaret ettiğini ifade etti. Sayın Arınç, görüşmenin detayından bahsetmedi ama anlaşılan o ki Ayasofya Camii, uluslararası siyasette önemli bir ‘sinir ucu’. Onun için istiklal ve istikbal meselesi bizim için. Ben o toplantıda diğer iki Ayasofya gibi Büyük Ayasofya’nın da bu dönemde açılacağına inancımı ifade ettim… 

Bu sene İstanbul’un fethinin 562. Yıldönümü. Bir hafta sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun katılımıyla İstabul’da “Yeniden Diriliş, Yeniden Yükseliş” başlıklı bir Fetih Şöleni gerçekleştirilecek. Bu şölenin İslam Dünyası’nın sevindirecek ve mahzun gönüllere neş’e serpecek yeni bir fethe dönüşmesi için Ayasofya ile ilgili müjdeli bir haberle taçlanması en büyük arzumuz ve duamız... 

Bugün İstanbul’da Adem Özköse kardeşim ve İhsan Şenocak hocamın da katılımıyla hem Muhammed Mursi’ye destek hem de Ayasofya’nın açılması amacıyla bir yürüyüş gerçekleştirilecek. Ankara’da programım olduğu için bu yürüyüşe katılamayacağım ama tüm dostları katılmaya davet ediyorum. 

basliksiz-5-128.jpg

basliksiz-6-090.jpg

Ayasofya Camii’ni ibadete açan liderin bu millet nezdinde İkinci Fâtih olacağı muhakkak. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ayasofya Camii’nin açılması için arsuzu ve şartı olan Sultanahmet Camii henüz beş vakit cemaatle dolmadı ama Ayasofya açılırsa ikisi birden dolacaktır inşaallah. Fâtih Sultan Mehmet Han’ın bedduası yerine duasına mazhar olma vakti geldi artık. 5 Haziran Cuma günü hep birlikte Ayasofya Camii’nde Cuma namazı kılsak ve verilecek hutbeyi canlı yayınla tüm İslam Âlemi izlese güzel olmaz mı? Şimdi Ayasofya Camii gibi mahzun olan Şam Emeviye Camii ve Mescid-i Aksa o gün bir nebze mesud ve mesrur olmaz mı? Vakt-i merhûnu gelince o da olacaktır inşallah. 

Hayali bile heyecan verici…  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum
Cihangir İşbilir Arşivi