HDP Dalkavukluğu…
Seçimlerde son düzlüğe girildi. Önümüzdeki hafta herkesin saçı önüne dökülecek. Ak koyun kara koyun belli olacak.
Hiçbir siyasi parti herkesi memnun edemez. Muhalefet demokrasinin icaplarından biridir. Eleştiriler, tenkitler yol gösterici olursa iktidar da muhalefet de bundan istifade eder. İktidar eksiklerini görür, muhalefet iyi bir işe vesile olduğu için toplumdan destek görür.
Bizde muhalefet,- yapmak- üzerine değil yıkmak üzerine bina edilmiştir. Böyle olunca da zamanla siyaset kendini bir kör dövüşünün içinde buluyor.
Önümüzdeki seçimler birçok bakımlardan önem taşıyor. Öncelikle toplum hükümetin icraatlarını ve yeni başbakanın siyaset biçimini oylayacak. Diğer taraftan herkesi ilgilendiren bir soruna nasıl cevap aranacağı noktasında eğilimler yoklanacak. Çözüm sürecine toplumun nasıl baktığını, bu sürecin barışa ne kadar katkıda bulunduğunu göreceğiz.
Kavga iki taraflı bir olay. Tıpkı trafik kazaları gibi. Bir tarafın kurallara uyması kazaların olmaması için yeterli değil. Kürt meselesi de öyle. Bugüne kadar çok şey yapıldı, birçok torba yasada birçok düzenleme yapıldı, hala hiçbir şey yapılmadığını söyleyen çevreler var. Hiçbir şey yapılmadı diyenlerin kahir ekseriyeti ayrılık veya özerklik dışında yapılan hiçbir şeyi tatmin edici bulmayanlardan oluşuyor. Yani Özerklikçi veya ayrılıkçı takımı.
Süreç boyunca HDP/PKK ikilisi hep bunu bir zaman kazanma, devleti oyalama vesilesi olarak gördü. İçeride başka dışarıda başka davrandı. Bu münasebetle ne PKK’yı ne de HDP’yi gerçek bir barışa ulaşmada samimi bulmuyorum. HDP barış değil özerklik istiyor, toprak istiyor, aslında toprak isteyen savaş ve kan istiyor demektir. Maalesef bu topluma doğru bir şekilde anlatılamadı. HDP Türkiyelileşecek diye toplum yoğun bir medya baskısına maruz bırakıldı. Ortada Türkiyelileşen bir parti yok, bunu anlamak için HDP’nin mitinglerine bakmak kafi. Mitinglerinde tek bir Türk bayrağı bulundurmayan bir partinin Türkiyelileşmesinden söz edilebilir mi? HDP’nin barajı aşması demek ayrılıkçılığın baraj aşması yeni mevziler kazanması demek. Oy verirken herkesin bunu düşünmesi gerekir.
Bu gerçeğe rağmen bazı çevrelerin HDP aşkını anlamak mümkün değil. Nazlı Ilıcak, Hayko Bağdat, İ.Yılmaz, S.S.Genç gibi bazı cemaat medyası yazar veya programcıları HDP’ye oy vereceklerini açıkladılar. Hadi AK Parti’yi bir tarafa bırakalım cemaat medyasından bir kişinin MHP veya İttifaka oy vereceğim diye yazdığını duyan işiten oldu mu? Öcalan gibi bir inançsızın gerçek lideri olduğu bir partiye oy vermeyi dini sebeplerle izah edebilene helal olsun.
Bu seçimde toplumun HDP’nin gerçek yüzünü göreceğine inanıyorum. Aklı selimini kaybeden bir topluluk başını duvarlara çarpmaktan kurtulamaz. Bu toplum daha aklı selimini kaybetmedi…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.