Mısır’da darbenin üzerinden 699 gün geçti. Bugüne kadar binlerce insan katledildi, binlerce darbe karşıtı insan tutuklandı. Yüzlerce darbe karşıtı hâlâ bilinmeyen hapishanelerde tutuluyor. Dün açıklanan bir rapora göre polis merkezindeki nezarethanelerin kullanım kapasitesi % 400’ü buldu. Hapishanelerin doluluk oranı ise % 160’larda. Hapishanelerde bakımsızlıktan, ilaç yeterizliğinden ve ihmalden ölümler her geçen gün artıyor. Nüfusu 100 milyona yaklaşan koskoca bir İslam ülkesinin gün be gün çöküşünü izliyoruz…   

Darbeye destek veren Muhammed El-Baradey, “Algı operasyonları ile Mursi’yi diktatör yaptık, ordunun ve Batı’nın desteğiyle düzenlediğimiz gösteriler sonucu devirdik” diyor. Yine darbeyi destekleyenlerden Kemal Halbavi, “500 kişiye verilen idam kararı tüm foyamızı ortaya çıkarttı. Dünya hukuksuz iş yaptığımızı gördü” diyor. Darbeye destek verenlerin pişmanlıklarına ve itiraflarına daha çok şahit olacağız anlaşılan…

KÖRFEZ VE BATI HÂL DARBENİN YANINDA 

İçerdeki pişmanlıklara rağmen Körfez’den ve Batı’dan henüz Sisi aleyhine tek bir kelime dahi çıkmadı. Demek ki durumdan hayli memnunlar. Pazar günü Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Adil El-Cubeyr günübirlik ziyaret için Kahire’deydi. Ümit ediyoruz, El-Cubeyr, yarın açıklanacak idam kararı ve diğer hukuksuz uygulamalarla ilgili Sisi’yi ikaz etmiştir. Şayet Suudi Arabistan darbe ile ilgili tavrını değiştirmezse er veya geç Kahire’deki ateş Suudi Arabistan ve diğer körfez emirliklerini de yakacak. 

‘Sisi yükü’nü daha fazla çekememe ihtimaline karşı alternatif isim ve yönetimin hazırlandığı da konuşulan senaryolar dahilinde. Şüphesiz Sisi’nin gitmesi her şeyin düzeleceği anlamına gelmiyor ancak Mısır’ın normalleşme yolunda adım atabilmesi ve tıkanan siyaset mekanizmalarının işleyebilmesi için başka yol görünmüyor. Ancak darbenin ulusal ve uluslararası bileşenleri bu durumu da Müslüman Kardeşler (İhvan) aleyhine kullanmak istemeleri kuvvetle muhtemel. Çünkü son tahlilde darbenin en önemli gerekçelerinden birisini oluşturan Mursi’nin İsrail’e yönelik yaklaşımının tekrarının engellenmesi garanti altına alınmadan yeni bir geçiş yönetimine bu aktörlerin izin vermeyeceği aşikâr. Tüm bu denklemleri bozacak olan faktör ise Mısır halkının gelişmelere vereceği reaksiyon. Şimdilik ‘devrim eşiği’ geçilmese de darbeden duyulan memnuniyetsizlik ve kötü giden ekonomi sosyal patlamanın potansiyelini canlı tutuyor... 

MURSİ İDAM EDİLSE KİMİN SESİ ÇIKAR?

Geçtiğimiz Miraç günü (16 Mayıs) idamına karar verilen Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi hakkındaki nihai karar bugün (2 Haziran) açıklanacak. 21 Nisan’da, “İttihadiye Olayları” diye bilinen davada 20 yıl hapis cezası verilen Mursi’ye 2011’de gerçekleşen devrim esnasında hapishaneden firar etme, Hamas ve Hizbullah’a casusluk yaptığı gerekçesiyle idam kararı verilmişti. Muhammed Mursi, önümüzdeki pazar günü de (7 Haziran) Katar’a casusluk yaptığı gerekçesiyle açılan davada yargılanacak ve muhtemelen hakkında bir idam kararı daha verilecek. Bu kararlar elbette siyasi ve kararları veren mahkemeler de darbe mahkemesi. Saatler içinde binlerce insanı katleden darbecilerin iki dudağı arasında tüm kararlar. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Pazartesi günü TRT ortak yayınında söylediği, “Bir Müslüman olarak bunlara (Mısır’daki gelişmelere) tahammül edemiyorum, kanıma dokunuyor” cümlesi her insaf ehli için geçerli olmalı. Keza, Erdoğan’ın, “Mısır gibi bir ülkenin uyanışına, dirilişine, yükselişine engel olmak için darbe yaptırdılar.”  tespiti çok doğru. Aslında bu darbe sadece Mısır’ın değil tüm İslam Dünyası’nın iradesine yapılan bir darbeydi. Erdoğan da Mursi gibi darbeyi yaptıran iradenin hedefinde onun için. İslam Dünyası’nın ve Türkiye’nin önünü kesmek için her şeyi göze alan bu odakların Mursi’yi ve İhvan’ın ileri gelenlerini idam etmeleri de ihtimalden uzak değil. 

Bir sabah uyandığımızda Mursi idam edilmiş olursa kim ne yapacak? Kimin sesi yükselecek? Darbeye destek verenler desteklerini mi çekecekler sizce? Türkiye dışında yine güçlü bir ses çıkmayacak muhtemelen…

İşte bunun için, 7 Haziran’da sadece Türkiye’nin değil, Mısır’ın hatta İslam Dünyası’nın geleceğine de oy vereceğiz…