Kim Diktatör?
Bazı kavramlar çok rahat tüketiliyor. Diktatörlük de bunlardan biri. Cumhurbaşkanımızı eleştirecek başka nokta bulamayanlar diktatörlük üzerinden yıpratmaya çalışıyorlar. Halbuki AK Parti kurulduğu günden beri danışmayı esas alan bir parti. Hem iç danışma hem dış danışma.
İç Danışma parti mekanizmaları ile yapılan istişareleri ifade eder.
Dış danışma ise halkın nabzının tutulmasıdır. Periyodik olarak yapılan anketler bunun içindir. Halkın ne istediği ne düşündüğü, hangi politikaları tasvip edip hangilerini etmediği bu yolla öğrenilir.
Öte taraftan bir diktatör tavrından söz edebilmek için siyasi rakiplerle husumet derecesinde bir karşıtlık içinde olmak, eleştiriye tahammül edememek, eleştireni hiç unutmamak, devlet gücünü bu yönde kullanmak gerekir. Oysa geçmişte sn Cumhurbaşkanımıza çok ağır eleştirilerde bulunan bir çok siyasetçi bugün onunla birlikte siyaset yapıyor. Ağır ithamlarda bulunanların çoğu sonradan çağrı üzerine AK Parti’ye katılmışlardır. Kaç siyasetçi kendine dönük iftira derecesine varan eleştirileri affedebilmiş, bunu yapanlarla bir araya gelebilecek olgunluğu gösterebilmiştir? AK Parti bu yönüyle her zaman herkesin siyaset yapabileceği bir görüntü vermiş, asla kan davası gütmemiştir.
Ya ötekiler?
Mesela bugün bir Bahçeli’yi eleştirip sonra da MHP’de siyaset yapmak mümkün müdür? Konuşamayan, aksiyonu olmayan, yüzü mahkeme duvarı gibi olan ve kendisiyle ilgili hiç bir eleştiriye katlanamayan bir parti liderini görmezden gelerek Erdoğan üzerinden diktatör tanımlaması yapmak insafsızlıktır. AK Parti’de herkes istediğini parti politikaları çerçevesinde söyler. Ama ya MHP’de? Biraz konuşanın, prim yapanın, söyletmen vurun mantığı ile linç edildiği bir partide demokrasi olduğu söylenebilir mi? Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde dövülen S.Somuncuoğlu görüntüsü hafızalarda hala tazeliğini koruyor.
Sn Erdoğan hep kucaklayan, büyütmeye çalışan bir siyaset anlayışını düstur edinmiştir. Her dönem yeni isimler yeni simalar partiye katılmış asla uyum sorunu yaşamamışlardır. Ya partisini mahpushaneye çevirenlere ne demeli? Partisine katılanı ajan, provokatör, hain, satılmış diye dışlayan, milliyetçi birikimi yok eden, vekillerini kurulmuş bir robot gibi gören Bahçeli mi demokrat? Yüzüne hiç tebessümün uğramadığı, liderliği saltanat yeri gibi gören muhatabında en küçük bir sıcaklık duygusu bırakmayan tipleri görmezden gelip Erdoğan’a yüklenmek tam bir art niyetlilik ve siyasi ahlaksızlıktır.
Bütün bunların sebebi bellidir şu sıralar hızla oy kaybeden Bahçeli’nin tavırlarını gözden kaçırarak MHP’deki erimeyi çözülmeyi durdurmak. Milliyetçilerin dalga dalga AK Parti’ye koşmasının ardında bir diktatörden kaçışın, nefsinin siyasetini yapan bir parti başkanından rahatsızlığın büyük payı vardır. MHP’nin nasıl bir ihtiyarlar hapishanesine döndüğünü anlamak için 20 yıldır seçilen hep aynı adamlara bakmak kafidir. Bahçeli milliyetçilerin siyasetteki ağırlığını bitirdi. Şu sıralar Tuğrul Türkeş’in mirasyediliğinden bahsediliyor. 17-18 yıl o partiyi Türkeş yönetmedi ki, asıl mirasyedi bugünkü yönetimdir. Yönetmek bilgi ister, birikim ister, enerji ister. Bahçeli’de bunlardan birinin var olduğu söylenebilir mi? Öyle ki ülke yönetimini verseniz bırakıp Fizan’a kaçar. O zaman MHP’ye oy vermenin anlamı kalıyor mu? Dava dedikleri Bahçeli ve çevresinin saltanatıdır. Erdoğan’a diktatör diyenler diktatörü başka yerde aramalı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.