Millet değişikliği onayladı, sorunlarına çözüm bekliyor
Artık referandum tartışmalarına son verilip, ülkenin acil çözüm bekleyen meseleleri üzerine kafa yorulsa daha iyi olacak. Çünkü anayasa değişikliği topluma bir sihirli değnek gibi takdim edildi. Yönetim biçimi değişikliği ile ülkenin iç ve dış tüm sorunlarının çözüme kavuşturulacağı iddia edildi. Özellikle ekonominin uçuşa geçeceği propagandası yapıldı. Toplumun çoğunluğu da bu takdime bakarak, içinde bulunduğu sıkıntılardan bir an evvel kurtulmak ümidiyle anayasa değişikliğine ‘evet’ dedi. Anayasa değişikliğinin ardından da AK Parti 15 yıllık iktidarında uyguladığı politikalarda herhangi bir değişiklik yapmadan yoluna devam edecek ise özellikle ekonominin içine yuvarlandığı çıkmazdan kurtulması mümkün görünmüyor. Mümkün olduğunu iddia edenlerin bunun nasıl olacağını topluma izah etmeleri gerekiyor. IMF’ye olan borcun sıfırlanmasını ülkenin artık dış borcu kalmadığı anlamına gelebilecek bir takdimle izah edenler çeşitli yollardan alınan dış borcun 400 milyar doları aştığını gizliyor olabilirler ama bütçede yer alan 52 milyar lira dış borç faizi söylenen ile gerçeğin birbirine uymadığını gösteriyor. Bunun yanında borsanın ve bankaların büyük bir bölümünün yabancı sermayenin eline geçtiği, bu sebeple de bankalara yapılan bir takım çağrıları duymazdan geliyor olmaları devam edecek olursa Türkiye küresel sermaye sarmalından nasıl kurtulacak/kurtarılacak bunun da toplum ile paylaşılması gerekiyor.
Ekonomide yaşanan durgunluk sebebiyle üretimdeki gerileme, işsizliğin artarak yüzde 13’ler mertebesine ulaşmış olması, hatta gençler arasında işsizliğin yüzde 25’lere geldiğinin belirtildiği bir ortamda ülkeyi güllük gülistanlık göstermek gerçeği yansıtmıyor. Elbette, ülkemizin güllük gülistanlık olmasını hepimiz isteriz. Ne var ki, rakamlar söylenenin aksine bir durumu tarif ediyor. Ekonominin harekete geçmesi, üretimin artması, bunun yanında ithalatımız gerilerken ihracatımızın artıya geçmesi ekonomik sıkıntıların giderilmesinde ana unsur olacaktır. İşsizlik azalacak, piyasada enflasyonu tetikleyen fiyat artışları son bulacaktır. Aksi halde, Sayın Cumhurbaşkanı’nın başlattığı istihdam seferberliğinden istenen sonucun kalıcı olarak sağlanması mümkün olmayacaktır. Çünkü talebin azalması sebebiyle pek çok küçük ve orta işletme ister istemez eleman çıkarmak zorunda kalmaktadır. Yıllarca beraber çalıştığımız bir kardeşim geçtiğimiz günlerde ziyaretimize gelmişti. Sohbet ederken işten çıkartıldığını söyledi. Sebebini de siparişlerde gerileme ortaya çıkınca patronun eleman azaltmak zorunda kaldığın söyledi. Kendisinin emekli olması sebebiyle bir gelire sahip olduğunu, bu imkânı olmayan bir başka çalışanı çıkarmak yerine onu çıkarmak istediğini söyleyerek işine son veriliyor. Belli ki işveren insaflı birisiymiş. Bir yandan siparişlerde gerileme sebebiyle çalışan sayısında azaltma yapmak zorunda kalıyor, öbür yandan da işçi çıkarmanın zorluğunu yaşıyor. Bu bakımdan piyasa canlanıp talep ve üretim artmadan, işsizliğin aşağı çekilmesi zor görünüyor. Bunun için üretime dönük yatırım gerekli. Yatırım olabilmesi için piyasanın canlanması şart. Yoksa işadamlarına istihdam seferberliği çağrısında bulunmak elbette güzel, ama iş adamları da kendilerini işlerini küçültmek zorunda hissediyorlarsa, istihdam seferberliği çağrısı ya kısa süreli sonuç verir ya da istenen netice alınamaz. Söz egelimi bir gazetemizde, “İstihdam seferberliğinde bankalar sınıfta kaldı” başlığı altında yer alan haberi sadece çağrıya karşılık verip vermemek şeklinde değerlendirmek eksik bir değerlendirme olur. Ayrıca, büyük oranda küresel sermayenin eline geçmiş olan bankaların daha çok kazanmanın ötesinde bir hedefleri olmadığını söylemek yanlış olmaz. Sadece istihdam seferberliği ile ilgili değil, bankaların faiz indirimi konusunda da direndiklerini, bir puanlık indirim yapsalar bile söz konusu indirim ile ortaya çıkan kayıplarını farklı kalemlerle fazlası ile sağladıklarını söylemek yanlış olmaz.
Özetle mevcut vahşi kapitalist sistem uygulanmaya devam edildiği sürece küresel sermayenin esaretinden kurtulmak zor görünüyor. Bu bakımdan referandum sonuçlarına takılıp kalmak yerine siyasiler ülke sorunlarının çözümü hususunda tekliflerini ortaya koymalı, bunlar tartışılmalıdır. Referandum sonuçlarını tartışarak daha iyi bir yere varmak mümkün olmayacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.