Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Söylenmedik söz yok diye susmak gerekmez

Söylenmedik söz yok diye susmak gerekmez

Lütfi Kibiroğlu ağabeyin vefatının hemen ardından sanal âlemde sevenleri duygularını dile getirdiler. Yazılanları takip ederken bir süre sonra rahmetli Lütfi Ağabey hakkında söylenebilecek ne varsa söylendiği duygusuna kapıldım. Buna vefatının ardından yaşadığım hüzün eklendi. Kendi kendime ben de yazsam bunları yazarım, çünkü aynı duyguları paylaşıyoruz, söylenenler birbirinin tekrarı oluyor düşüncesinden hareketle Lütfi Ağabeyle ilgili duygularımı dile getirmeyi birkaç gün erteledim. Özellikle Perşembe günkü gazetemizin birinci sayfası tamamen Lütfi Ağabeye ayrılmış olunca O’nu tanıyanların gerçekten söylenebilecek ne varsa söylemiş olduklarını gördüm. Kısacası, yeryüzünde söylenmemiş söz yoktur, ancak söylenmiş olanları tekrarlayanların ona duygularını katarlar işte o zaman tekrar olmaktan çıkar diyerek geç kalmış da olsam benim için bir ağabeyin ardından sesiz kalmamın yanlış olacağı düşüncesiyle söylenecek her şey söylenmiş de olsa duygularımı okuyucularımla paylaşmak istedim.

Bir süredir hasta olmasına rağmen her canlının ölümü tadacağına olan inancıma rağmen vefat haberini ilk aldığımda derin düşüncelere daldım. Çünkü son ana kadar çevresine moral verirdi. Kendisini uzun yıllardan tanımama rağmen CANSUYUyönetiminde birlikte çalışmaya başladığım yaklaşık beş yıldan beri yakından tanımış, tanıdıkça da kendisine olan sevgim ve saygım artmıştı. Yaşça benden küçük olmasına rağmen kendisine duyduğum sevgi ve saygımın bir ifadesi olarak hep Ağabey diye hitap etmişimdir. O da benim bu tavrımı benimsemişti. Elbette, benim bu sevgi ve saygım O’nun tavrından kaynaklanıyordu. Bulunduğu ortamda hep pozitif bir hava estirmiş, gergin ortamların bir anda sükûnete kavuşmasına vesile olmuştur. Olaylara olumsuz yönünden değil, olumlu yönünden yaklaşmış, sahip olduğu üslup sebebiyle de konuşması insanlar üzerinde hep rahatlatıcı, olumlu etkiler bırakmıştır. Sözgelimi kendisini doğrudan tanımayan kimseler bile kendisini birkaç televizyon programında izlemiş olanlar bile hakkında müspet duygulara sahiptirler ve bu duygularını dile getirmişlerdir.

Tüm bunları ifade ederken onun hiçbir sıkıntısının olmadığını söylüyor değilim. Öncelikli olarak davasının delisiydi ve bu sebeple canını sıkan, üzüntüye boğan olaylar karşısında geri çekilmez, güçlünün kanatları altına sığınmayı hiç düşünmezdi. Çünkü o yürüdüğü yolun doğruluğuna öylesine inanmıştı ki, davasının her şartta sadıklarından oldu. Zaten bu tavrı ve tutumuna vefatının ardından görüş belirten ve yazı yazan herkes şahadette bulundu.

Şu anda kabristana defin için gelen kalabalıklar dağılmış kendimi sevdiği kişinin mezarının başında hüzünle tek başına kalmış birine benzetiyorum ve vefatına rağmen kendisiyle gönül bağımın sürdüğünü hissediyorum. Zaten önemli olan dille söylenenler değil gönlün ne söylediği değil midir? Dilden gönüle inmemiş sevgi zaten gerçek sevgi değildir. Bu gerçeğe rağmen ölümde bir sıra yok galiba. Çünkü eğer yaşla sınırlı bir sıra olsaydı benim Lütfi Ağabeyden önce ahirete gitmem gerekirdi. Neden bilinmez son yıllarda benden yaşça küçük sevdiklerim ahirete intikal ediyor. Bize de arkalarından hüzün ve elbette en önemlisi kaybettiğimiz sevdiklerimizi dualarımızda unutmamak düşüyor. Duygularımı tam olarak ifade edebildim mi bilmiyorum ama Lütfi Ağabey ömrüm oldukça hep dualarımda olacak. İnşa Allah Mekânını cennet eylesin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi