ABD açıklamaları oyalamaya yönelik
Türkiye, Afrin’e yönelik müdahale hazırlıklarını tamamlamış durumda. Hatta, her an harekâtın başlayabileceğini söylemek mümkün. Türkiye kendini niçin böyle bir müdahaleye mecbur hissetti sorusunun cevabını artık herkes biliyor. Çünkü uzun zamandan beri ABD kendi askerini kullanmamak için taşeron terör örgütü militanlarından bir ordu oluştururken, uzunca süre Türkiye’nin itirazlarına verdiği cevaplarla ülkemizi oyalama yolunu seçti. İtirazlara uzunca bir süre silahlı bir birlik oluşturmadıklarını söylediler. Binlerce TIR’dan oluşan silah ve mühimmat sevkiyatı gizlenemeyecek hale gelince DEAŞ terör örgütü Suriye’den tasfiye edildikten sonra bu silahların toplanacağı açıklamaları yapıldı. Bu açıklamalar samimi değildi, Suriye’ye getirilen silahlar bir depoda saklanmak için gönderilmediği, teröristlere dağıtıldığına göre geri toplanmasının mümkün olmadığı dile getirilince söz konusu silahların toplanacağı açıklamalarına son verdiler. Kısacası ABD’nin Suriye konusunda özellikle de PKK/YPG işbirliği ile ilgili itirazlara verilen tüm cevaplar Türkiye’yi oyalamaya yönelikti. Bu tavır Türkiye’nin sınıra yığınakyapmaya başlaması, her an bir müdahalenin gündeme gelmesi ile yapılan açıklamalarda birtakım değişiklikler oldu ise de inandırıcı değildi. Uzunca bir süre Pentagon açıklama yapmadı, böylece teröristlere destek verdiklerini itiraf etmiş oldular.
Diplomatik temas artınca, özellikle NATO Genel Sekreteri’ne örgütün sorumluluğu hatırlatılıp, ABD Dışişleri Bakanı ve Milli Savunma Bakanı ile yüz yüze yapılan görüşmelerde kesin bir tavır ortaya konulunca açıklamalar biraz yumuşatıldı. Özellikle Afrin’de terör örgütüne destek vermek niyetinde olmadıklarını söylemeye başladılar. Afrin’deki teröristlere destek vermemek yuvarlak bir sözden öte geçmiyordu. Söz gelimi Türkiye’nin Afrin’e müdahale konusunda haklılığı vurgulanmıyor, özellikle de terör örgütüne verilmiş silah ve mühimmatın toplanacağına dair tek cümle edilmiş değil. Bu iki hususta kesin ve inandırıcı bir açıklama yapılmadığı sürece ABD’den yapılan açıklamaların samimiyeti düşünülemez. Yapılan tüm açıklamalar dikkatli olarak değerlendirildiğinde Türkiye’nin Afrin’e müdahalesine ABD’nin destek vermeyeceği ve önceden verilmiş olan silahların toplanmayacağı da anlaşılıyordu. Böyle olunca Türkiye kendi göbeğini kendisi kesmek üzere yola çıkacaktır. Bu durumda ABD’den çok Rusya’nın tavrı çok daha önem kazanıyor. Çünkü Suriye konusunda Türkiye, Rusya ve İran ortak bir tavır sergilediler. Özellikle Suriye’de barışın sağlanması hususunda önemli gelişmeler de sağladılar.
Bu arada Afrin’de ABD askeri bulunmadığını, onların adına terör örgütü militanlarının devreye gireceğini söylemek yanlış olmaz. Bu arada Afrin’de az da olsa Rusya’nın askeri olduğu belirtiliyor. Böyle olunca Rus askerleri ile bir çatışma söz konusu olmasa da bir müdahalede Rusların kayıp vermesi söz konusu olabilecek. Bu ise iki ülkeyi karşı karşıya getirecektir. Böyle olunca Afrin’e müdahale öncesinde Rusya ile Türkiye arasındaki müzakereler ABD ile görüşmelerden çok daha önem kazanıyor. Aslında Türkiye’nin doğrudan Rusya’nın desteğine ihtiyacı yok. Ancak Rusya ile sağlanacak mutabakat rejim güçlerinin devreye girmesini engelleyecektir. Çünkü hâlâ Esad yönetiminin birinci dereceden destekleyicisi Rusya’dır. Akla ilk olarak İran gelebilir ama Rusya’nın daha etkili olduğunu söylemek yanlış olmaz. Eğer Rusya Esad’a destek vermemiş olsaydı şimdiye kadar Esad iktidarı çoktan terk etmek durumunda kalabilirdi.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, bundan sonra ABD’nin yapacağı tüm açıklamalara dikkatle yaklaşmak gerekiyor. Çünkü samimiyet sınavını çoktan kaybetmişlerdir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.